Filtre

DİKİŞ

            Dikiş ve Nakış zaman zaman bir arada veya ayrı ayrı olmak üzere çalışılan iki güzel sanattır. Kullanılan malzemeleri ve yardımcı aparatları bakımından büyük zenginliğe sahiptir.

            İlk insanlar örtünmek ve dış etkenlerden korunmak amacıyla kullandıkları hayvan postlarını kemik ve fildişinden yaptıkları iğnelerle dikiyorlardı.

            Mısır ve Mezopotamya da dokuma tekniği keşfedilince, zaman içerisinde Ticaret ve keşifler ve başka sebepler ile Asya, Avrupa ve Dünyanın her yerine yayıldı. Önceleri Sarayların atölyelerinde başlayan dikiş sanatı daha sonra halklar arasında yapılmaya başlandı. Krallar, Kraliçeler varlıklı kişiler kumaş elbiseler giymeye başladılar. Kumaş türleri çoğaldıkça dikilen objeler çeşitlilik kazandı. Bu şekilde iğneler dışında dikiş için gerekli malzemelere ihtiyaç duyuldu. Makas, kesiciler, çeşitli iplikler, değişik cetveller, işaret kalemleri, işaret ruletleri, çizgi taşları, yüksükler, iplik sökücüler, mezuralar, model çıkarmak için mulaj kağıtları, yapıştırıcılar dikiş dikenlerin yardımcıları oldular. Zaman ilerledikçe,  kullanılan aparatlar daha kullanışlı ve mekanik olmaya başladı. 1755 te İngiltere de ilk dikiş makinasının patenti alındı. Daha sonra 1830 da Fransa da bir terzi başka bir makine icat etti ve oda patent aldı, ama İ.M. Singer icat ettiği makineyi geliştirip piyasayı ele geçirdi.

            Bugün çeşitli markalarda bilgisayarlı makineler ile çok farklı dikiş ve nakış yapılabilmektedir. Dikilen ilk elbise, Mısır da yapılan araştırmalar sonucunda şimdiki ismi Tarkhan olan antik bir mezarlıkta bulundu. Çeşitli testler sonucunda elbisenin 5500 yaşında olduğu M.Ö 3102-3482 yılları arasında üretildiği açıklandı. Elbise dayanıklı el dokuması keten kumaştan yapılmıştı. Pilili kolları, korsaj kısmıyla kişiye hazırlanmış erken dönem kıyafeti olarak kabul edildi. Buna göre elbisenin ince yapılı, varlıklı birine ait olduğuna karar verildi. Elbise şu anda İngiltere deki Petrie müzesinde sergilenmektedir.

            Dikiş çok zevkli bünyesinde daima yeniliklerle zaman zamanda geriye dönüşlerle çalışılan bir sanat olması sebebiyle geniş bir yelpazeye sahiptir.

            Giyimde önceleri dikilecek elbise modeli herhangi bir kağıt ile pratik olarak dikilecek kişinin bedenine göre şekillendirilir. Sonra kumaşa tatbik edilirdi. Bu kolay olmazdı, defalarca düzeltilmesi gerekiyordu. Zaman içerisinde dikişi en ince detayına kadar öğreten okullar ise sanatı bilimsel hale getirdi. Modelistler ve uzman kişiler tarafından hazırlanan beden kalıplarını içeren model kitapları hanımların büyük yardımcısı oldu. Dikiş nakış ile ilgili okullardan yetişen kimseler, iş sahibi veya yeni sanatkarlar yetiştiren öğretmenler oldular.

            Dikiş içerisinde giyim, ayrı bir yere sahiptir. Abiye çalışmalar ile gün içerisinde giyilen kıyafetlerin malzemeleri değişiktir. Abiye bir çalışmada, danteller, çeşitli abiye kumaşlar, çiçekler, boncuklar, işlemeler ile kıyafet süslenebilir. Günlük kıyafetler ise mevsimine göre seçilen kumaşlar ve onlara gerekli malzemeler dikilebilir.

            Ev aksesuarı ve mefruşatta da giyimde olduğu gibi, kumaşlar, süsleme şekilleri değişebilir. Danteller , biyeler, bordürler ile perdeler, örtüler, pikeler, çarşaflar, abajurlar, çocuk oyuncakları, abiye ve günlük çantalar ve daha birçok şey ile güzellikler yapılabilir.

            Dikiş düşünüldüğü zaman birçok çalışanın birbirini tamamlayarak ortaya çıkardığı bir çalışmadır.

            Stilist modeli çizer, modelist onun çizdiği modelin kalıbını çıkaran ve kıyafetin çalışılması süresinde önemli rolü üstlenen büyük emek harcayan kişidir. Özellikle firmaların konfeksiyon kısımlarında çok gereklidir.

            Konfeksiyon ve fason  dikiş çalışma tarzı bakımından farklı şeylerdir. Konfeksiyon standart ölçülerde değişik beden kalıplarına göre hazırlanmış çalışmalardır. Fason dikiş ise kişinin veya bir firmanın özel seri kesim ile hazırlanıp dikilen ürünlerdir.

Fason dikişte kişinin doğru alınan ölçünün neticesinde modelde yanılma payı olmaz kumaşa kolaylıkla tatbik edilir ve prova çıkmaz. Bütün bu çalışmalar içinde dikilen kumaşın cinsine göre, iplik, tela, astar, düğme, fermuar cinsleride değişebilir. 

            Günümüzde makineler dikiş dikenlerin büyük yardımcıları olmuştur. El ile yapılan birçok iş makinaların yardımı ile kısa zamanda yapılabilmektedir.

 

NAKIŞ

            İnsanlar duygu ve düşüncelerini bazen sözlü bazen yazılı bazen de çeşitli zeminler üzerine desenlerle bezeyerek dile getirmişlerdir.

            Nakış dikişin dekoratif bir şekilde yapılmasından doğmuştur. Kumaş üzerine pamuk, keten, ipek, rayon, polyester metal yada sim iplikler kullanarak, iğneyle yapılan süsleme sanatıdır. Eski zamanlardan beri elle işlenen nakışlar çok değerlidir. Nakış insanlık tarihi kadar eskidir.

            Araştırmalar, el nakışının 13. yy da Orta Asya da doğduğunu ve Avrupa’ya yayıldığını ortaya çıkarmıştır. İşleme sanatı insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için giyecek ve kullanacak eşyalarını bezemek arzusu ile doğmuştur. İki parçayı birbirine eklemek ve düz dikişi bile dekoratif anlamda yapma fikri ile gelişmiştir. Orta Asya’da daha çok aplike tarzında çalışmalar, çadırları, at koşumlarını süslemek amacı ile işlenmiştir.

            Kasnağın icat edilmesinden sonra ince ve zarif işlemeler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu işlemelerden yapılmış olan eserler bir çok müzelerdedir.

            Nakış sanatı Orta Çağda Avrupa’da en parlak dönemini yaşadı, ünlü ressamlar, güzel zarif desenler çizdiler. Bu desenler önce din adamlarının kıyafetlerini süslerken daha sonrasında kral, kraliçe ve varlıklı kişilerin giysilerinde kullanıldı.

            İşleme sanatı dünyada olduğu gibi , Türkiye de de önce sarayda başlamış, saraydan dışarıya gelin giden hanımlar tarafından halk arasına yayılmıştır. Daha sonraları da, gerçek bir halk süsleme sanatı halini almıştır.

Türk nakışlarının halk sanatımız içinde önemli ve köklü bir geçmişi vardır. Yerli ve yabancı müzelerde özel konfeksiyonlarda seçkin ürünleri bulunan nakışların tekniğe uygun olarak yapılması büyük önem taşımaktadır.

Geleneksel nakışlarımız Türk işi, muşabak, hesap işi, Maraş işi, Bartın işi, iğne oyaları, pesent, ajur, sarma, Antep işi gibi birbirinden güzel ve zarif işlemeler ile Dünyada tanınmaktadır.

            Basit nakış iğneleri kolay çabuk yapılan, basit nakış işlem basamaklarından oluşur.

            İşlemede desenin, renklerinin, kumaşın ve iplik seçiminin uyumu çok önemlidir. İşleme sonucunda çok güzel, zarif bir eser ortaya çıkar. Yapılmasına karar verilen bir projede bir tek teknik ile çalışılabileceği gibi, bir çok tekniği de bir arada kullanmak mümkündür.

            Günümüzde, kurslarda hanımların zevkle işledikleri nakışları, geleneksel ve basit nakış iğneleri bazen tek teknik bazen de çoklu olarak kullanılmaktadır. Ayrıca iletişim ve kitaplar sebebi ile de Dünyanın her yerindeki nakış teknikleri öğrenilmekte ve severek çalışılmaktadır.

            Nakış çeşitli örtülerde, panolarda, yatak örtülerinde, giyimde, çanta, kemer ve dekorasyonda süsleme amacı ile kullanılmaktadır.

Geçmişten günümüze kadar gelen çok zarif ve güzel nakışlar, kuşaktan kuşağa geçmek sureti ile kıymetini kaybetmeden devam ede gelmektedir.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.